MGW9. İnsan mı yaşadığı dünyaya yabancılaşır, dünya mı insana yabancılaşır?Octavio Paz’ın “Yalnızlık Dolambacı”nı Cem Yay., Çev. Bozkurt Güvenç, 1991 okurken geldi aklıma bu soru. Kitapta “Yalnızlığın Diyalektiği” bölümüne bayıldım. Ve açar açmaz; “Kişinin içinde yaşadığı dünyanın kendisine yabancılaşmış olduğunu bilmesi demek olan yalnızlık…” s. 215 ifadesi, bana yukarıdaki soruyu çağrıştırdı. Yaşadığımız dünyada kendimizi gurbette hissetmektir yalnızlık, doğru. Ve bu bir şuur. Paz, bundan dolayı “Bir anlamda yalnızlık kendini bilmektir.” der. Dünyanın bir gurbet olduğunu bildiğimizde kendimizi, dolayısıyla büyük yalnızlığımız’ı fark bu bir yana benim kafamı kurcalayan asıl soru şuydu Gerçekten içine doğduğumuz dünya mı bize yabancılaşır yoksa biz yaşadığımız süreçte aslında bu dünyaya ait olmadığımızı kavrayıp, giderek kendimizi gurbet’te bir yabancı’ gibi mi hissederiz?.. Kimdir yabancılaşan? Biz mi, dünya mı?.. İkisi arasında çok büyük fark var çünkü. Örneğin yaşadığımız dünyanın bize yabancılaşması, köklü ve hızlı değişimler sonucu hayatın ve zamanın bizden kopup gitmesidir. Bu durumda dünya dinamiktir de biz statiğizdir veya yavaşızdır, geri kalmışızdır. Kanaatimce bu anlamda yabancılaşmak ve yalnızlaşmak daha çok sosyolojinin konusu. “Kiralık Konak”ın Naim Efendisi’nin yalnızlığı veya “Eskici ve Oğulları”ndaki babanın yalnızlığı, toplumsal değişmenin doğurduğu bir yalnızlıktır. Lâkin Paz’ın ve benim kastettiğim yalnızlık bu değil!Ahmet Muhip Dıranas’ın “Kar” şiiri; “Sırf unutmak için unutmak ey kış!/ Büyük yalnızlığını dünyanın” dizeleriyle biter. Octavio Paz’ın kastettiği ve benim de anladığım, Dıranas’ın “Dünyanın büyük yalnızlığı” dediği varoluşsal yalnızlıktır. İnsan, doğumla birlikte geldiği yerden, bir bütünden -neresiyse o yer, ana yurt- kopup, yabancı olduğu bir dünyaya, gurbete düşer. Cemil Meriç de öyle düşünüyor, diyor ki; “yaşamak, kopmak demek, doğum da bir kopuş, bir parçalanış…” Jurnal 1, İletişim Yay., Psikanalistler de genelde doğumu bir kopuş, bir parçalanma olarak görürler. Örneğin Lacan, bebeğin kendi imgesini gördüğü ayna evresinde anneden, bütünden koptuğunu fark ettiğini, sonuçta bir travma yaşadığını, ancak anne ile bir olmak -rahme geri dönmek- istese de bir daha o bütüne dönemeyeceğini söyler. Tasavvufun diliyle konuşursak bu, “Mesnevî”de insanı temsil eden ney’in neyistandan ana yurt kopması gibidir. Nitekim İsmail Hakkı Bursevî “Mesnevî Şerhi”nde İnsan Yay., 2017 insanı temsil eden ney’in “zarurî bu âlem-i gurbete düş[tüğünü]” ve derece derece birlik mertebesi’nden indiğini, sonunda çaresiz yine vatanına dönmesinin lâzım geldiğini s. 98 söyler. Mevlâna da Lacan da Octavio Paz da aslında farklı argümanlarla o büyük ontolojik kopuş’tan ve bu kopuşun doğurduğu büyük yalnızlık’tan söz ediyorlar. Bu kopuş, insana büyük ıstırap veriyor, doğal olarak büyük bir özlemin de kaynağı. Zaten yalnızlık duygusu, “dışarıda bırakıldığımız ya da ayrılmak zorunda kaldığımız yere geri dönmek için duyduğumuz derin duygu” Yalnızlık Dolambacı, s. 230 değil mi? Mesnevî’de ney, bu yalnızlık duygusu, özlem sebebiyle inlemiyor mu? Patrick Süskind’in “Koku”sundaki koku’ da bir anlamda büyük bir yalnızlık, eksiklik yaşayan insanın ulaşmak istediği bütün’ü, sılasını sembolize etmiyor mu?..Peki dünyaya doğarak büyük bir yalnızlığın kucağına düşen insanın Mevlâna’nın neyistan diye adlandırdığı varlığın ana yurdu’na veya Octavio Paz’ın deyişiyle Yaratıcının kucağı’na geri dönmesi, koptuğu bütünle yeniden birleşmesi mümkün mü?Paz diyor ki; “Doğum eğer ölüm yolculuğunun başlangıcıysa, neden ölüm de doğumun başlangıcı olmasın?” s. 216-217Ne diyecektim? Aslında Octavio Paz’ın “Yalnızlık Dolambacı” adlı kitabını tavsiye edecektim.
Size bir sır vereyim mi?Hayatı yaşadığınız gibi bir hâl üzere bulacaksınız. Bundan sebep bulduğunuz sizin yaşadığınız hâldir. Hakikatte ki olan hâl ama… Kendinizi kandırdığınız kısımlar kesinlikle hariç. Yani öyle şikayetlenmeyin sakın. Bir ikincisi ve bir dışarısı esasen vardır diyemeyiz. Evvelde çok bahsederdim ya bizi mağlubiyete uğratacak bu zanlarımız olacak diye. Bu da başkaca bir hakikat ama uzun da uzun işte. Neyse… Samimiyetle kendinizde yer verdiğiniz veya vermek istediğiniz ne varsa o sizin çizginizin rengidir’ . Bunu anladığınızda bulduğunuz her ne ise rengine karar verenin sizin bilerek ya da bilmeyerek bulunduğunuz hâlden sebep olduğu gerçeği bence kız ne diyor yine ya hu… Biraz aşko kuşko kısımlara geçelim buralar daha ilgi çekici ve dikkat toplayıcı çünkü. 😃Bu çağın bütün çirkinliklerine, kirliliklerine, kötülüklerine rağmen… Durun bir dakika! Gönlü asrı saadet olana her devir Rasulullah ﷺ muhabbetidir. Diyebildiğiniz an veya dakika Allahu Teala sizi bu yüzyıldan uzak olan bir takım güzelliklerle karşılayabiliyor. Çünkü siz bu çağa rağmen bu çağın günahlarından Allah'a ve Rasulüne ﷺ yine onların öncülüğünde o eski güzelliklere hicret etmiştiniz ya. Kalbinde Rasulullahın muhabbeti olana hangi devir asrı saadetten ayrıdır ki ☺️ Yani efendim demem o ki… Samimiyetle eskiye tutunursanız yani eski derken eskideki gibi mânâ dolu güzelliklere / Allah eskideki gibi olan mânâlara… Samimiyetle dünyaya ve ahir zamana tutunursanız yine Allahu Teala size bu devre göre nimetlenmeler ile muamele eder, edebilir. Dünya isteyen dünya, ahiret isteyen ahiret bulabilir. Elbette bu kalıp değildir. Dileyene dilediği gibi muamele eder çünkü O ﷻ en doğrusunu bilendir. Biz bir ihtimali aşikar edelim istedik. Ee demek ki neymiş? nasıl muamele gördüğümüz aslında bizim nasıl bir hâl üzere olduğumuza delilmiş. Muhteşem bir hakikat değil mi… O zaman hadi Allah ile aranızı düzeltin hemen. Bir karşılık için değil, kendi içinizde kurduğunuz o aleme mânen ve zahiren daha yakın olabilin diye. Denemek bedava. Olan, olduğunu bulur. Bulduğu olduğudur. 🙂Bu çağa rağmen bu çağdan uzak güzellikler ile bizleri nimetlendiren Rahman'a sonsuz kere sonsuz şükürler olsun. Şaka bir yana da. Duyan anladı, anlayan bir şarkı vardı ya, “ben duramam buralar dar efendim.” işte buralar bana böyle hissettiriyor artık. Aha geldim gidiyom, maksat dostlar beni hatırlasın. Çok durmamanın şifası ile. Olur mu öyle onun da şifası. Olur olur. Herkesin ilacı başkaca sen kendi ilacınla meşgul ol. 🙂Neyse güzel dostlar görüşmek üzere tekrardan. Kulak verdiğiniz için minnettarım. Allah'ın muhabbeti sadrınızın üzerine olsun🖐🏻☺️🌷🌹🌿لن تراني ✍︎︎ Osman Hoca ve Göz Aydınlığı 💍… Sonra anladım ki beklemek hep en güzeline kavuşabilmek içinmiş, şükür elhamdülillah. 14 Zilhicce 1443 “İnsan ait olduğu yeri bulunca fırtına diniyor, savaş bitiyor. Bir bahar başlıyor sonra … ” Bir şey koptu ama içimizde… Tarifi yok. Görevini tamamlayan çekiliyor. Bir kandilimiz daha söndü. 🥀 Bir fikrin ince gülü olmak… 🌷 Anonymous asked Hayırlı olsun. Rabbim rızası üzere birlikte bir ömür sürmeyi nasip eylesin. Merakımı maruz görün nasıl tanıştınız? Rehber olması sebebiyle sormak istedim umarım haddi aşmamışımdır. Teşekkür ederim. Amin inşallah 🌷🌿Estağfirullah hakkınız var evet, örnek teşkil edebilir. Görücü usulü bir tanışma. Çünkü helal dairesi her zaman kâfidir elhamdülillah ☺️ Anonymous asked Hayırlı mübarek olsun. Allah tamamına erdirsin ☺️💐 Amin inşallah. Çok teşekkür ederim 😊🌷 Efsaneyi hatırlayalım Türk, Arnavut ve Filistinli gençlerin tıpkı Osmanlı'daki gibi aynı kardeşlik melodisinden ses vermeleri, bir arada yan yana, cân cânâ. Her gördüğümde duygulanırım. Daim olsun 💚 “Bir okyanusu özlüyorum. Oysa hiç okyanus görmedim.” “Gitmeye değer yerlerin kestirmesi yoktur.”
sırf unutmak için unutmak ey kış büyük yalnızlığını dünyanın